Fetih - Fatih - Ayasofya

Musa Biçkioğlu 2022-12-13

Fetih - Fatih - Ayasofya

FETİH

Fetih kavramının İslam’a özgü olduğu unutulmadan, İslami manada fetihlere buna mukabil Gayrı-ı İslami anlayış ve düşüncelere sahip kimselerin uygulamalarına kısa bir karşılaştırma ile iktifa edelim.

Fetih Nedir? Arapça bir kelime olan Fetih açmak, galibiyet ve zafer elde etmek gibi anlamalara gelmektedir. Müslüman olmayanların kıyım, yıkım, işgal, sömürü ve istila hareketlerinden ayırmak açısından Fetih kavramının kullanımı önemlidir. Fetih isimli bir sürenin Kur’an-ı Kerimde bulunması, Fetih Süresinde geçen “Fethan Kariben” ve Nasr süresinde, Nasrullahi Ve’l-Feth ifadeleri ile direk kavramsal manada bir mekânın fethi de işaret edilmiştir.

Fetih Sırasında Uygulamalar Hakkında Ne Denebilir?

Kuranı kerimde geçen Fethin bizatihi Peygamber ve sahabeler tarafından gerçekleştirildiği de unutulmamalıdır. Elbette gönüllerin imana fethi mekânların fethinden daha kıymetlidir. Peygamber dönemi başta olmak üzere daha sonraki Müslüman medeniyetlerin gerçekleştirdikleri fetihlerde bir zorlamaya başvurulmaması her ne kadar “sizin dininiz size benim dinim bana” veya “dinde zorlama yoktur” ayetleri ile kişilerin dinen zorlanamayacağı şeklinde bir ölçü konulmuş olsa da zorla gönüllerin ele geçirilemeyeceği gerçeğinin de unutulmaması muradı vurgulanmış olmalıdır. Zorla Müslüman olanın zoru gördüğünde İslam’dan çıkacağı veya fırsat bulduğunda yine İslam’dan çıkabileceği gerçeği de göz ardı edilmeden, zorla Müslümanlığın münafıklığın da önünü açacağı dikkatlerden kaçmamalıdır. Alemlerin Rabbi’nin ne Nemrut ne de Firavunun rızkını veya oksijenini kesmediği gerçeğine bakıldığında cebri bir iman anlayışının tercih edil(e)meyeceği geçeği net olarak görülmektedir.

Fetih’te Amaç Toprak Kazanmak mıdır?

Mekke’de gerçekleştirilen fetihle bir taşkınlığın, insan kaybı veya kıyımının yaşanmamasının akabinde Mekke Müşriklerinin İslam’a dâhil olmaları, İslami manada fethin hem mekânsal bir bölgenin hem de bölge İnsanlarının hidayete ermeleri açısından en güzel örneklerden birini teşkil etmektedir. Medine’nin de bir nevi savaşa ihtiyaç kalmaksızın hatta kısa bir sürede Medine Müşriklerinin neredeyse tümünün hidayete ermeleri yine İslam’ın Fethe yüklediği iki boyuta güzel bir örnektir. Hem mekân fethedilmiştir hem de mekândan kıymetli gönüller fethedilmiştir.

Fetih’te Kazanılan Gönüller Daha Sonra Neler Yapmışlar?

Hem Mekke hem de Medine de bulunup gönül Fethi ile kazanılmış güzide isimler kısa bir süre sonra fetih hareketlerine katılarak önemli fetihler gerçekleştirebilmişlerdir. Binlerce kilometre uzaklarda bulunan diyarları fethetmek suretiyle ilahi mesajı uzaklara taşıyan bu fatihler gönüllü fethin kazanımlarının önemli örnek ve şahitleridir. Zorlama olmaksızın gönülleri fetihle kazanılan müşrik veya gayrı Müslimlerden birçok kişi hidayete erdikten sonra ömürleri boyunca gönül fethetmek için uzak diyarlara erişmekten imtina etmemişlerdir.

Fethedilen Bölge Halklarına Nasıl Davranılırdı?

Fethedilen bölge insanlarının Müslüman olmak veya cizye ödemek suretiyle yaşam, din ve vicdan hürriyetleri tanınarak ibadet ve mabetlerine dokunulmamıştır. Din değiştirip değiştirmemeleri konusu tamamen fethedilmiş bölgelerin insanlarının tercihlerine bırakılmak suretiyle uygulanmıştır. Peygamberin bizatihi uyguladığı cizye yöntemi daha sonra kurulan ve fetihler gerçekleştiren Müslüman devletler tarafından da uygulanmaya devam edilmiştir. Bu yöntemle fethedilmiş bölge insanlarının din ve mabetlerine müdahale edilmediği gibi bu insanların Müslüman Devletin himayesi altına alınmaları da sağlanmış oluyordu.

Fetihlere İnsanlığa Örnek Olacak İnsanlık Tarihinde Ender Görülmüş Uygulamalar Hakkında Ne Diyebiliriz?

 

Mekke, Kudüs, Şam, Anadolu, Balkanlar, Afrika ve Asya Fetihlerinde de kimse zorlamaya tabi tutulmamıştır. 638 yılında Hz. Ömer’in Kudüs’ü fethi sırasında Kudüs ahalisine takdim ettiği el-Umeriyye ahitnamesi ile Kudüs halkına tanınan hak ve uygulamalar tarihin ender numune-i imtisal kayıtları arasına girmiştir. Yine aynı dönemde Mısır’ın Fethi sırasında isteyen Müslüman olmuş isteyen Hıristiyan kalarak Hıristiyan saflarına geçebilmiş ve bu konuda bir zorlama yapılmamıştır. İslam tarihi sayfalarında buna benzer uygulama örneklerini neredeyse her dönem ve her coğrafyada bulmak mümkündür.

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0